
Dubai (Birleşik Arap Emirlikleri) Vize Rehberi
Dubai vizesi nasıl alınır, başvuru şartları nelerdir, ücreti ne kadar? gibi en merak edilen soruların cevaplarını yazımızdan öğrenebilirsin.
Tarihin katmanlarıyla dolu sokaklar, güllerin kokusuyla bezeli vadiler ve Karadeniz’in serin esintisi… Hem Osmanlı’dan izler taşıyan hem de Avrupa’nın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapan Bulgaristan; tarihî dokusu, etkileyici mimarisi ve sürprizlerle dolu şehirleriyle keşfetmeye fazlasıyla değer. Camilerden antik Roma tiyatrolarına, ortaçağ kalelerinden gül festivallerine kadar uzanan bu coğrafyada her adım farklı bir hikâyeye götürüyor.
Eğer, “Bulgaristan’da nereye gidilir?” ya da “Bulgaristan’ın neyi meşhur?” diye merak ediyorsan, doğru yerdesin. Başkent Sofya’dan Veliko Tırnovo’nun surlarına, Plovdiv’in taş sokaklarından Varna ve Burgaz’ın kıyı esintilerine kadar Bulgaristan’ın en özel duraklarını bir araya getirdik.
“Bulgaristan’a arabayla nasıl gidilir?” öğrenmek için içeriğimize göz atabilirsin. Eğer Bulgaristan gezilecek yerlere kendi özel aracınla gideceksen sınırdan çıkmak için yeşil kart sigortası yaptırman gerektiğini de hatırlatalım.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya, tarihi boyunca Romalılardan Osmanlılar’a pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış zengin bir mirasa sahiptir. Yaklaşık 1.4 milyon nüfuslu şehir, geniş bulvarları, parkları ve eski şehir bölgesiyle Balkan atmosferini yansıtıyor. Şehirde gezilmesi kolaydır; pek çok önemli yapı yürüme mesafesinde toplanmıştır. Avrupa’nın en eski yerleşimlerinden biri olan Sofya’da antik Roma kalıntılarının yanı sıra Bizans, Bulgar ve Osmanlı dönemlerinden kalma eserler görülüyor. Bulgaristan Sofya gezilecek yerler listesinde katedraller, kiliseler, tarihi müzeler ve parklar ilk sıralardadır.
Sofya’nın simgesi Aleksandr Nevski Katedrali (Sv. Aleksandr Nevski), başkentin en ihtişamlı yapısıdır. 1912’de tamamlanan bu Ortodoks katedral, altın kaplamalı kubbeleriyle görkemli bir silüet oluşturuyor. Adını 19. yüzyılda Bulgarları Osmanlı egemenliğinden kurtaran Rus general Aleksandr Nevski’den alıyor. Katedral, hem dini hem de turistik açıdan Bulgaristan’ın en önemli yerlerinden biri olup Bulgaristan’ın meşhur yerleri arasında sayılıyor.
Boyana Kilisesi, Bulgaristan’da gezilecek tarihi yerler arasında öne çıkan bir yapı. Sofya’nın güneydoğusunda Vitosha Dağı eteklerinde yer alan Boyana Kilisesi tarihi, 10. yüzyıla kadar uzanır. UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan yapı, özellikle iç duvarlarındaki 13. yüzyıl freskleri ünlüdür. Burada Türk, Bizans ve Bulgar sanat üslubunu harmanlayan nadir ortaçağ resimlerini görebilirsin.
Sofya’nın merkezindeki Aziz Georgi Rotunda (Sv. Georgi), MS 4. yüzyıldan kalma bir Roma tapınağının içine inşa edilmiş, hala ayakta duran en eski yapı olarak biliniyor. Yuvarlak mimarisiyle dikkat çeken kilisenin içindeki Bizans dönemi freskleri zamanla restore edilse de atmosferi bir Orta Çağ kilisesinde dolaşıyormuş hissi verir.
Sofya’da Osmanlı’dan kalan en önemli yapılarından biri Banyabaşı Camii’dir. 1576’da Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından inşa edildiği sanılan cami, şehrin merkezindeki en eski ve hâlen ibadete açık camidir. Kıpkırmızı dış cephesi ve tek kubbesiyle şehir siluetinde hemen fark ediliyor. Sofya’nın çokkültürlü geçmişini gösteren Banyabaşı Camii, Bizans ve Osmanlı eserlerinin iç içe geçtiği yegâne örneklerdendir.
Plovdiv, Bulgaristan’ın ikinci büyük şehridir ve pek çok kişi tarafından “Bulgaristan’ın en güzel şehri” olarak gösteriliyor. 8.000 yıllık tarihi ile dünyadaki en eski şehirlerden biri. Hem Roma İmparatorluğu hem de Osmanlı döneminden kalma eserlerle dolu kent, 2019 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Plovdiv’in tertemiz sokaklarında dolaşırken, renkli revival dönemi evlerinin sokağa taştığı Eski Şehir’de adeta bir açık hava müzesi gezintisi yapmış gibi olursun. Bulgaristan Plovdiv gezilecek yerler arasında antik tiyatro, bazilika kalıntıları ve şirin kafeler sayılabilir.
Plovdiv’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri 2. yüzyıldan kalma Roma Tiyatrosudur. Tepelik bir vadide inşa edilen amfi tiyatro, 7.000 seyirci kapasitesi ile ayakta durabilen dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrolarından biridir. Halen konserler ve etkinlikler için kullanılıyor.
Plovdiv’in merkezi Eski Şehir bölgesidir. Dar Arnavut kaldırımlı sokaklarda adım başı restore edilmiş Osmanlı ve Bulgar Rönesans dönemi evleri bulunuyor. Balabanov Evi, Hindliyan Evi ve Kuyumcular Caddesi (Staroselska) gibi tarihi evler, özgün el işçiliği ve ahşap işçiliğiyle dikkat çekiyor. Arnavut kaldırımlarda gezinirken yol boyu antik Roma kalıntıları ve klasik kafelerle dolu küçük meydanlar görülüyor..
Plovdiv’i tepeden görmek için şehrin yedi tepesinden biri olan Nebet Tepe’ye çıkabilirsin. Bu eski kale tepesinden şehrin geniş manzarası ayaklar altındadır. Gün batımında ziyaret ederseniz, hem Plovdiv’in kırmızı-turuncu çatılı evleri hem de uzakta ovaya doğru uzanan yeşil vadiler nefes kesici görünüyor. Tarih boyunca birçok medeniyet burada bir kale inşa etmeye çalışmıştır; günümüze ise sadece sur kalıntıları ulaşmıştır.
Plovdiv’in merkezindeki Dzhumaya Camii (Juma Camii), 1364 yılında Osmanlı döneminde yapılmış bir camidir. Şehirdeki Osmanlı mirasını yansıtan eserlerden biri. Hem ibadet hem turistik amaçlı ziyaret edilebilen cami, meydanın hemen köşesinde alçak kubbesiyle göze çarpıyor. Böylesi antik bir yapı, bir zamanlar Bulgarlar, Rumlar ve Osmanlı Müslümanların bir arada yaşadığı çok kültürlü Plovdiv’in tarihini yansıtıyor.
Karadeniz kıyısındaki Burgaz (Burgas) şehri, Bulgaristan’ın önemli liman kentlerinden biri. Tuz gölü kenarında kurulu olan Burgaz, 100.000’den fazla nüfusu ve yaz turizmiyle biliniyor. Şehir merkezi oldukça modern ve rahat bir yapıya sahip; özellikle sahil boyunca uzanan Morska Gradina (Deniz Bahçesi) parkı turistlerin uğrak yeridir. Burgaz, Bulgaristan’da nereye gidilir diyorsan, hem denizi hem de kültürel dokusu ile öne çıkıyor. Burgaz Bulgaristan gezilecek yerler listesinde deniz manzaralı parklar, ada kiliseleri ve tarihi müzeler ilk sıralardadır.
Burgaz’ın simgesi haline gelen Morska Gradina, Karadeniz kıyısında kilometrelerce uzanan yemyeşil bir sahil parkıdır. Palmiye ağaçları, renkli çiçek yatakları ve yürüyüş yollarıyla donatılmış olan parkta; lunapark, oyun alanları, çeşmeler ve meşhur balık restoranları bulunuyor.
Deniz Bahçesi’nin hemen karşısında küçük bir ada vardır: St. Anastasia Adası. Teknemizle kısa sürede ulaşılan bu adada 18. yüzyıldan kalma manastır kilisesi ve birkaç küçük han bulunuyor. Adanın civarında eski gümüş madenlerinin kalıntıları da dikkat çekiyor. Günümüzde müze olarak kullanılan kilisenin içi çıplak duvarlıdır, denize bakan terası ile huzur veren, sade bir atmosfere sahiptir.. Burgaz Limanı’ndan kalkan tekne turlarına katılarak ada ziyaretini gezilecekler listene ekleyebilirsin.
Burgaz’ın merkezinde yükselen Sv. Kiril ve Metodiy Katedrali, 19. yüzyıl Bulgar Uyanış Dönemi mimarisine sahip büyük bir Ortodoks kilisedir. Kubbeli yapısı ve ince fresklerle süslü iç mekanı görülmeye değer. Şehirdeki en büyük ibadet yeri olan katedral dini önemi kadar kültürel de bir simgedir.
Burgaz Bölgesel Tarih Müzesi’nde antik çağlardan Osmanlı dönemine kadar bölgenin arkeolojik ve etnografik eserleri sergileniyor. Burada özellikle Karadeniz boyunca yaşamış Trakyalılara ait buluntular ve denizcilik objeleri ilgi çekici. Şehir tarihini öğrenmek isteyenler bir saatlerini bu müzeye ayırabilir.
Bulgaristan’ın kuzeydoğusundaki Varna şehri, aynı zamanda “Karadeniz’in başkenti” olarak da anılıyor. Varna, uzun bir tarihe sahiptir; antik zamanlarda Altın Sivrisi (Orfanos) adını taşıyan şehir, Roma döneminde önemli bir liman kenti olmuştur. Bugün 300.000’den fazla nüfusuyla Bulgaristan’ın üçüncü büyük şehridir. Bulgaristan Varna gezilecek yerler açısından zengin. Kıyısında uzanan yemyeşil Sea Garden (Deniz Bahçesi) parkı, sahil şeridi boyunca yürüyüş yolları ve parklar, kent yaşamını doğayla birleştiriyor.
Varna’nın en ünlü yapısı Meryem Ana Katedrali’dir (Dormition of the Mother of God). 1886-1912 yılları arasında inşa edilen bu beş kubbeli Ortodoks katedral, şehrin silüetini süslüyor. İçinde İkonalar Galerisi ve kilise hazineleri koleksiyonu bulunuyor. Kubbenin altındaki sütunlar ve göz alıcı freskler, Rus ve Bulgar stilinin bir karışımı. Katedral, geniş vaftizhane merdivenleriyle de turistlerin fotoğraf çektiği bir yer.
Varna’da görülmesi gereken bir diğer yer Roma Hamamlarıdır. Avrupa’nın en büyük açık hava Roma hamam kalıntıları burada bulunuyor. 2. yüzyılda inşa edilen bu kompleks, bir zamanlar 3.000 kişiyi ağırlayabiliyordu. Bugün arkeolojik park haline getirilmiş alanda hamam kalıntıları, mozaik zemini ve duvar panel kalıntıları görülebiliyor. Hamam kalıntıları aynı zamanda Varna Arkeoloji Müzesine ev sahipliği yapıyor; müzede altın eşyalar ve Roma dönemine ait eserler sergileniyor.
Varna’nın şehir merkezinde, Karadeniz kıyısında uzanan Deniz Bahçesi (Deniz Parkı), büyük bir açık hava dinlenme alanıdır. Neşeli panayırları, çeşmeleri, heykelleri ve kafeleri ile ünlü olan park, bölgedeki en büyük şehir parklarından biridir. Özellikle yaz akşamları müzik etkinlikleri ve çocuk şenlikleri düzenleniyor. Parktaki Ukrayna Anıtı, dev dalga heykeli (Varna dalgası) ve farklı bitki türleri oldukça ilgi çekici.
Varna’ya 17 km uzaklıktaki Aladzha Manastırı, kayadan oyulmuş bir manastır kompleksidir. 12. yüzyılda Bizans dönemi keşişleri tarafından kurulan bu yer, bir kaya kilise, inziva hücreleri ve manastır duvarlarından oluşur. Kaya içlerindeki freskler zamanla zarar görmüş olsa da, mistik atmosfer korunmuştur. Burayı ziyaret etmek için Varna’dan minibüs turları düzenlenir.
Varna, aynı zamanda Bulgaristan’ın tarihi turistik yerlerindendir. Şehirde her yaz konser ve sanat festivalleri düzenleniyor. Varna Altın Kum Müzik Festivali örnek olarak verilebilir. Ayrıca Varna’nın ünlü kumsal plajları da özellikle yaz aylarında turist akınına uğruyor “Bulgaristan’ın meşhur yerleri” arasında Altın Kum (Golden Sands) tatil beldesi Varna’ya bağlıdır; bembeyaz kumları ve berrak deniziyle Türkiye’ye yakın alternatif bir tatil bölgesidir.
Orta Bulgaristan’da yer alan Veliko Tırnovo, 12. ve 13. yüzyılda Bulgar Çarlığı’na başkentlik yapmış tarihi bir kenttir. Şehir, Tuna ve Karadeniz arasında doğal bir savunma noktası oluşturan dağlar arasında konumlanmıştır. Veliko Tırnovo’da gezilecek yerler arasında göze çarpan en önemli yapı, şehrin tam ortasında yükselen Tsarevets Kalesi’dir. Veliko Tırnovo, “Orta Çağ’ın göz kamaştıran ikinci başkenti” olarak da anılır.
Veliko Tırnovo’nun simgesi Tsarevets Kalesi, 13. yüzyılda doruk noktasına ulaşan Bulgar Çarlığı’nın merkezidir. Kalenin içinde bulunan Kutsal Kral Kilisesi (Seçilmiş Çarların Kilisesi) yeniden inşa edilerek ibadete açılmıştır. Tepeden bakıldığında, kalenin surları boyunca uzanan Türk bayraklı kuleler, altın güneş ışığında parıldar. Tsarevets Kalesi’nde yaz akşamları ışık ve ses şovları düzenleniyor; tarihten sahneler, kaleyi aydınlatan ışıklarla canlandırılıyor.
Tsarevets’in eteklerinde kurulu Samovodska Çarşısı (Eski Zanaatkarlar Çarşısı), Veliko Tırnovo’nun canlı bir diğer merkezidir. Dar sokaklarda geleneksel el işleri, halılar, ahşap eşyalar ve takılar satan dükkanlar sıralanıyor. Burada yıllar yılı kalfalık yapmış çömlekçiler, seramikçiler, halıcılar el işlerini sürdürüyor. Burada, Bulgar el sanatlarının özgün örneklerini görüp satın alabilir, atölyelere girip ustaların çalışmalarını izleyebilirsin.
Veliko Tırnovo’nun hemen dışında dağ eteğinde yükselen Aziz Kral Kilisesi (Kırk Şehit Kilisesi), 13. yüzyılda inşa edilmiş bir Bulgar ortodoks kilisesidir. II. İvan Asen döneminde Sadrazam tarafından yaptırılan kilise, Uluslarası anlamda Osmanlı’ya karşı ilk örgütlü direnişin de gerçekleştiği yerdir. Bu bakımdan hem mimari hem de tarihi önemi büyüktür. Kilise içindeki freskler ve Bulgar şehitlerinin mezarları, kiliseyi bir şehitler tapınağı hüviyetine de kavuşturur.
Veliko Tırnovo’ya 8 kilometre mesafede yer alan Arbanasi, Osmanlı döneminden kalma zengin evleriyle ünlü küçük bir köy yerleşkesidir. Osmanlı Devleti’ne vergi ödeyen zengin tüccarların (Kölemen aileleri) kurduğu Arbanasi evleri, kalın taş duvarları ve cumbalı ahşap katlarıyla zarif bir mimari mirastır. Köydeki Mahkeme Camii ve Kutsal Doğuş Kilisesi gibi dini yapılar da bölgenin tarihini yansıtıyor.
Bulgaristan gezilecek yerleri detaylarıyla anlattık. Bulgaristan'a gitme planlarında merak edilen bir diğer konuda vizedir. Bulgaristan vize istiyor mu yazımızdan vize detaylarını öğrenebilirsin. Aynı zamanda yurt dışına çıkarken vize için seyahat sağlık sigortası da yaptırılması zorunludur. Vize için gerekmese de sigorta yaptırmak avantajlıdır. Çünkü seyahat sırasında bir hastalık ya da kaza durumunda seyahat sağlık sigortası devreye girer.
Bulgaristan, sadece tarihi yapıları ve doğa manzaralarıyla değil, gül yağı üretiminden yoğurda, el sanatlarından geleneksel lezzetlere kadar pek çok alanda öne çıkıyor. Peki, Bulgaristan’ın neyi meşhur? İşte detaylar…
“Bulgaristan Vize İstiyor mu?” başlıklı yazımızı okuyarak Bulgaristan vize süreci hakkında detaylı bilgi alabilirsin.
Bulgaristan’ın en çok bilinen ürünlerinden biri gül yağıdır. Ülkenin orta kesiminde yer alan Gül Vadisi, Isparta güllerine benzer özel türlerin yetiştiği bir bölgedir. Buradan elde edilen gül yağı, dünya kozmetik sektörünün en değerli hammaddelerindendir. Gül kokulu sabunlar, kremler ve parfümler turistlerin en çok satın aldığı hediyelikler arasındadır. Her yıl Haziran ayında Kazanlık şehrinde düzenlenen Gül Festivali, pembe güllerin hasadını müzik, dans ve geleneksel kıyafetlerle kutlayan etkileyici bir etkinliktir.
Bulgaristan’ın zengin halk kültürü, el sanatlarına da yansıyor. El yapımı gümüş takılar, renkli seramik tabaklar, ahşap oyma objeler ve geleneksel halk bebekleri en popüler hediyelikler arasında yer alıyor. Özellikle köy pazarlarında rastlayabileceğiniz dokuma kilimler ve yün battaniyeler, üzerlerindeki motiflerle Bulgaristan’ın kültürel dokusunu yansıtıyor.
Kaşkaval peyniri (yarı sert sarı peynir) ve siren (beyaz salamura peyniri), Bulgar sofralarının vazgeçilmezi. Bunun yanında, dünyaca ünlü Bulgar yoğurdu, içeriğindeki özel Lactobacillus bulgaricus bakterisi sayesinde eşsiz bir tada sahip Yoğurdun sindirimi kolaylaştırıcı etkisi nedeniyle hem yerel halk hem de sağlık meraklısı turistler tarafından sıkça tüketiliyor. Tatlı-tuzlu karışım sevenler için ise banitsa (peynirli börek) ve taze sebzelerle hazırlanan shopska salatası mutlaka denenmeli.
Bulgar mutfağı, Osmanlı ve Balkan mutfağının etkilerini taşıyor. Özellikle baharatlı et yemekleri öne çıkar. Kebapçe, baharatlı kıymadan yapılan ve ızgarada pişirilen bir köfte çeşididir. Özellikle, geleneksel Bulgar içkileriyle iyi bir uyum sağlar. Melnik bölgesinin kırmızı şarapları, ülkenin en çok tercih edilen içkilerindendir. Ayrıca erik, üzüm veya ayva gibi meyvelerden yapılan rakı türleri, yerli halkın en çok tercih ettiği alkollü içkilerdir.
Kahve kültürü Bulgaristan’da da oldukça yaygın. Türk kahvesine benzer şekilde pişirilen Bulgar kahvesi, koyu aromalı ve köpüklüdür. Yanında sunulan lokum, ballı çörekler veya ev yapımı tatlılar, kahve keyfini tamamlar.